Medya Okuryazarlığı ile Görsel Kültürün İlişkisi

 

21.yüzyıldaki yaşanan gelişmeler ile beraber teknolojinin insan hayatındaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Sosyal veya eğitsel alanda sıklıkla kullandığımız teknolojik ağlar çeşitlenerek farklı alanlarda karşımıza çıkabilmektedir. Bu alanlardan bir tanesi ise medya okuryazarlığıdır. Medya okuryazarlığı, medyada yer alan metinlerin veya yazıların eleştirel bir bakış açısı ile irdelenmesidir. Medyayı okumak ile kalmayıp aynı zamanda medyadan edinilen bilgiler ile medyayı yazına dökebilme becerisi de karşımıza çıkabilmektedir.


Medya okuryazarı bir birey, verili medya mesajına geniş açıdan, farklı açılardan bakarak mesajdan hareketle mesajın arka plan bilgisine dair somut doneler yakalamaya çalışır (Bostancı,2019, s 19). Elde ettiği bilgiler doğrultusunda ise kendi bakış açısına göre ürün çıkarmaya ya da medya okuma alanından, medya yazma alanına doğru evrilir. Bu süreçte ise birey ilgi, istek ve beklentilerine yönelik alanlara yönelmeye başlar. Görsellerin yer aldığı sitelerden, videoların gösterildiği ağlara kadar farklı alanlara yönelmeye başlar. Bu noktada ise görsel kültür ile medya okuryazarlığı arasında bir bağlantı kurmamız gereklidir. Görsel kültür, imge ve görüntülerin düşüncedeki temsilleri, içerisinde barındırdığı kodlar ve bu kodların bireyler tarafından nasıl yorumlanabileceğine dair bilgileri içeren bir disiplindir. Nesneyi bireyin nasıl yorumladığı ve beğeni algısı adı altında nasıl yorumladığı görsel kültürdeki temel noktalardan biridir.


Freedman’a göre medya pedagojik anlamda bir görev endişesi içinde değildir. Medyanın hedeflediği kitle,  tüketmek istediği konuyu görsel kültürün yardımı ile eğitsel fayda çerçevesinde bireylere sunmaktadır. Medya sayesinde bireyler düşünce biçimlerinde farklı bakışları edinebilmektedir (Freedman, 2003).


Görsel kültür ve medya okuryazarlığını sanat eğitimsel odakta ele almamıza olanak sağlayan bir zemin olarak, teknoloji, teknolojik-estetik ve teknolojik medya estetiği süreçlerinin yansıları önemlidir (Eker ve Aslan, 2010, s. 261). Bu bağlamda, 21.yüzyılda karşımıza çıkan ürünlerde görsel sembollerin çeşitliliği bir hayli fazladır. Eski medya sanatlarından yeni medya sanatlarına doğru ilerleyen süreçte; Teknolojinin rolünün de bireyler üzerindeki faydasını göz önüne aldığımızda görsel ve teknolojik çeşitliliğin beraberinde getirdiği deneyimler yeni medya ürünleri ortaya koymaktadır. Seelinger’e göre medya çalışmalarının yeni teknolojik estetik araştırmaları olarak algılanması ile sanatsal-medyatik kavramları ve deneyimleri “yeni”nin anlamına bir yönelim olarak değerlendirilmelidir (Seelinger, 2002, 120). Nam June Paik’in, Elektronik Otoban: Kıta Amerika’sı adlı eserinde analog televizyon makineleri ile oluşturduğu enstalasyonunda dünya çağındaki iletişim ağlarının çeşitliliğini ve çağdaş sanat eserlerinin geldiği konumu açıklamaktadır.







Bu şekilde sanatçılar yeni teknolojileri sundukça ve kamuoyuna açık hale getirdikçe oluşan görsel çeşitlilik bireylerde de farklı deneyimler ortaya çıkaracaktır. Ortaya çıkan deneyimler de beraberinde yeni imgeleri, yeni arayışları ve yeni düşünceleri getirecektir.

Sanatçılar, yeni medya teknolojilerini eserlerinde kullandıkça kültürel miras geleceğini güvence altına almak için olanaklarını geliştirmesi gerekecektir ( Kyung ve Jessica, 2017. s. 100 )

 

 

Kaynakça

 

Freedman, K. (2003). Teaching visual culture: Curriculum, aesthetics and the social life of art. New York, NY: Teacher College Press.

 

An. K. ve Cerasi, J. (2017). Kim Korkar Çağdaş Sanattan. Birinci baskı. İstanbul : Hayalperest Yayınevi.

Bostancı, M. (2019) Neoliberal Politikaların Tahribata Uğrattığı İletişim Arenasını Doğu Analiz Edebilmenin Yolu; Eleştirel Medya Okuryazarlığı, 1.Basım. 91-103.

 

Eker, M. Ve Aslan, H. (2010). GÖRSEL KÜLTÜR VE MEDYA OKURYAZARLIĞI: Sanat Eğitiminin Kamusal Açılımı. Milli Eğitim Dergisi. Sayı 187.

 

Seelinger, Annette (2002). “Bildung und Neu Medien: Aesthetisch-Technologische Herausforderungen”, ss.110-150.

 

 

Yorumlar